ICO, IDO vb. fon toplama yolları yeni teknolojilerin sermaye piyasalarıyla adaptasyonunda önemli araçlar olduğunu kanıtlasalar da, bu platformların kaotik ortamı, dolandırıcılık ve kara para aklama gibi yasa dışı işlemler için müsait bir yol sağlamaktadır. Sistemden akan milyarlarca dolar tutarındaki fon, kara para aklama ve diğer yasadışı faaliyetlerle ilgili endişelere neden olmaktadır. Blokchain teknolojisinin altında yatan temellerden biri, anonim kalma yeteneğidir. Blockchain defteri herkese açıkken, erişim açık anahtarla sınırlıdır. Sahibiyle ilgili verileri içeren özel anahtar, blockchain de paylaşılmaz. Bunun yerine, özel anahtar, bloklar arasındaki fon transferlerine erişmek ve onaylamak için yalnızca iki aşamalı doğrulama yöntemi olarak hizmet eder. Birinin blockchain hesabına erişmek için hem genel hem de özel anahtarlara ihtiyacınız olmaktadır. İnsanlar blockchain ağı aracılığıyla büyük miktarda para aklayabildikleri ve daha sonra onu bir kripto para biriminden diğerine dönüştürebildikleri için, fonlar birçok yönden izlenemez. Kötü niyetli kimselerin kripto para birimlerini suç işlemek kastıyla kullanma potansiyeli, küresel terörizm ve jeopolitik istikrarsızlık çağında küçümsenemez. Büyük miktarda para transfer eden anonim kullanıcılarla ilgili bu endişelere yanıt olarak, Kara Para Aklamayı Önleme / Müşterinizi Tanıyın (AML/KYC) düzenlemeleri ortaya konulmuştur. Bu kuralları benimseyerek ve bunlara sıkı sıkıya bağlı kalarak, şirketiniz finans ve güvenlik düzenleme kurumlarının kapsamlı incelemelerini sınırlayabilirsiniz. Bununla birlikte, çoğu yatırımcının kripto para birimlerinden yararlandığı bir avantaj anonimlik olduğundan, bu yöntem ICO topluluğunun sürdürülebilirliğini her zaman etkileyecektir. Tersine, akıllı sözleşmeye gömülü bir AML kuralı uygulanmadan yayınlanan bir ICO, hukuki risklere maruz kalabilir. Yatırımcı güveni olmadan, token satışları muhtemelen zarar görebilir.
Müşterinizi Tanıyın (KYC), belirli bir şirketin müşterilerin gerçek kimliklerini doğrulamak için bir veri doğrulama sistemlerini kullandığı süreçlerdir. Amaç, potansiyel olarak yasadışı hedefleri ve suç işleme amacında olan müşterileri belirlemek ve ICO’nuza dahil olmalarını önlemektir. ICO’lar, AML/KYC düzenlemelerine sıkı sıkıya bağlı kalmaya devam etmelidir. Bu yasalara uyum, yalnızca yasal düzenlemelerden kaynaklanabilecek ceza riskini azaltmakla kalmamalı, aynı zamanda birer en iyi uygulama örneği olarak görülmelidir.
ICO’nuz öncesinde ve sırasında KYC prosedürlerini uygulayarak bankalarla çalışmak ve AML düzenlemelerini takip etmek çok daha kolay hale gelecektir. KYC prosedürlerine uyarak, ICO’nuza zımni bir meşruiyet damgası veririsiniz. “Müşterinizi tanıyın” düzenlemlerine uyduğunuzdan emin olursanız, çoğu düzenleyici, token satışına çok daha açık hale gelir.
Belirsiz düzenlemeler netleşinceye kadar şeffaflık her zaman en iyi eylem şeklidir. Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Birleşik Krallık gibi birçok büyük pazardaki düzenleyici kurumlar, ICO’ları menkul kıymetler olarak sınıflandırmaya yönelmektedir. Bu eğilimler, AML/KYC düzenlemelerine uyarken proaktif ve şeffaf olma ihtiyacını bu pazarlarda faaliyet göstermek için daha da önemli hale getirmektedir. Keza idari ve adli cezalara maruz kalmanızı önleyecektir.
İşletmenizin sadece parayı alıp faaliyetlerini sürdürmek yerine uzun vadede başarılı olmasını istiyorsanız, ICO’nuz için mevcut yasal çerçeveyi anlamanız ve bunlara tam olarak uymanız gerekir. Meşruiyet sağlamanın bir yolu, ICO’nuzun ve yönetim sözleşmesinin ne kadar eksiksiz tasarlandığını, yürütüldüğünü ve korunduğunu göstermektir.
AML/KYC yasalarına uyarak, ICO’nuz daha geniş bir kitleye ulaşabilir ve yatırımcıların katılabileceği ülkelerin sayısını artırabilirsiniz. AML/KYC uyumluluğu, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Birleşik Krallık’ta imrenilen “akredite yatırımcılara” ulaşmanızı sağlayacaktır.